Diyet yapan insan esasen herhangi bir 'başarı'nın peşinden koşan insandan farksızdır. O da başarıyı; mutluluğu, huzuru, tatmini için ister. Haliyle de her diyet yapan kişinin etrafında mutsuzlukla beslenen, mutsuzluğunu ve başarısızlığını bulaşıcı hale getirmek isteyen 'Ben mutlu olamadım, sen de olama inşallah'cılar olacaktır.
Aman diyeyim, onlardan uzak durun. Kim onlar, ben bilemiyorum demeyin. Okuyun. Faydalanın.
1. 'Ben yaptım olmadı'cılar: Kesin yanlış bir şeyler yapmışlardır ve yanlış bir şeyler yaptıklarını kendilerine itiraf etmek yerine, kendi eksikliklerinin faturasını başkalarına kesiyorlardır. Bu örnekte fatura Dukan'a kesilir. Sakın ha kanmayın, aldanmayın! Bazılarıysa doğuştan karamsardır. Yapacak bir şey yok! Siz ne yapacaksınız? Güçlendirme evresinin sonuna gelmiş ya da o dönemi yaşayan insanlara danışın. ( Türkçe meali; bir bilene sorun) Kime sorayım demeyin? Bas bas bağırıyorum Dukaniche ile Burcu Timoçin ne güne duruyor?
2. 'Bi kereden bi şey olmaz'cılar: Alın karşınıza; 'Ok dusty, o zaman sen de bacağına bir bardak kaynar su dök! Bir kereden bir şey olmazsa, ben de yerim o baklavayı' deyin. Suratınıza pis pis bakıp, 'Aaaa deli mi ne?' mi dedi. Tamamdır. Bildiğimiz 'niyeti belirsiz'lerden. Acilen uzaklaşın.
3. 'Aaa ama sen o kadar zayıflama, sana yakışmaz'cılar: Argümanınızı örneklerle güçlendirin. Ben misal kendi boyumdan insanların fotolarını açıp gösteriyorum. 'Ya valla çok çirkin ama napalım ben de öyle görüneceğim artık, katlanacaksınız' diyorum. Bön bakışlar? Yes!!! Hedefi tutturdunuz :)
4. 'Diyette o, yemez' deyip, bıyık altından gülerken, gözlerini devirenler: Başkaları kendilerini iyi hissetmek, mutlu, kendine güvenli hissetmek için, sadece kendileri için bir şeyler yapmıyor, yapamıyorlar diye, siz de onlar gibi olmak zorunda değilsiniz. Kendi beceriksizliklerinin altında ezilmemek için size güler gibi yaptıklarında aldanmayın. ' Eee ama O zayıf ki zaten?' Zayıf ama belki yabancı dil bilmiyor, belki başka bir eksikliği, kendiyle ilgili sadece kendisinin değiştirebileceği bir mevzusu var VE HİÇ BİR ŞEY YAPMIYOR!
5. 'İnadına inadına gözüne sokarcasına yemek yaparım'cılar: İşin aslı belki de hiç oralı değillerdir. Sadece içinde bulunduğunuz duruma gerekli hassasiyeti gösteremeyecek kadar inceliksiz olabilirler. Kimden mi bahsediyorum? Nereden bileyim! Onu siz bileceksiniz; anneniz, ev arkadaşınız, kocanız, üvey anneniz, anneanneniz... Liste uzar gider ve sofraya konulan kızarmış soslu patlıcanların, su böreklerinin, mantıların sonu gelmez. Sakın kötü yola sapmayın! Onlar o yağlı yağlı yemekleri midelerine gümlettikçe popoları da aynı hızla şişecek, unutmayın. Sevdiklerinizin sağlığını önemseyen biriyseniz de, kilo verdikçe ne kadar rahat nefes aldığınızdan, merdivenleri rahat inip çıktığınızdan falan bahsedin. Bir insana bir şey yaptırmanın en kolay yolu, ona o şeyi kendinin istediğini düşündürtmektir! ( Aman, evlilik tüyolarına giriyor gibiyim)
6. 'En iyi ben bilirim'ciler: Dertleri ne yardımcı olmak, ne de bir hedefe varmak. Oturdukları yerden ahkam kesmek! En iyi savunma yöntemi içtenlikli görünen sahtekar onaylamalardır. Yook ben zerre kadar samimiyetsiz davranışta bulunamam derseniz, uzak durun bunlardan kardeşim! En iyi doktorlar bilir, olmadı tecrübeliler bilir, işin uzmanları bilir. En iyi 'ben öyle biliyorum' diyenler, bilmez!
Bu arkadaşlardan kaçın, kaçamıyorsanız da onlara kulaklarınızı kapatın.
Bir de unutmayın;
'Dinsizin hakkından imansız, huysuzun hakkından Pamuk Prenses gelir' :)))
Aklınıza gelen başkaca 'Yaklaşmayın Sakın Ha'lar varsa, hayrına lütfen siz de yorumlar kısmına yazın.
Kendinize iyi bakın.
Öptüm, bye! :)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder